
Sahip olduğunu düşündüğün her şey bir gün sen unutmayı seçtiğinde yok olur. Onun orada yok oluşu orada olmadığı anlamına gelmez. Belki birlikte yürüdüğünüz aynı saatin duygusundaydınız. Belki kendinizi önemsediğiniz bir an da sırtınızın sıvazlandığı o kaçırılmayan saatteydiniz. Belki hüzün dolu bir günde omuzlarınıza yaslandığınız bir dostunuzun size sımsıkı sarıldığı o an da ya da en sevdiğinizin yanağınıza koyduğu tatlı bir busedeydi o haliniz belki en tatlı makamlarda yükselen sesin buluşmasında buldunuz kendinizi belki de tüm renklerdeydiniz kendinizle eşlik eden fırçaya karışıp tabloda dans edercesine…
Dün neyi farkettim biliyor musun? Yaşayan evde var olan şükür duygumu ve zenginliğimi…
Olması gerekeni düşündüğüm herşeyin, yerli yerinde olduğunu bilerek anlam yüklediğimi.
Enerjimin etrafımda var olduğunu bildiğim için bağlarımı sürdürürken, eylemlerimi otomatik yerine getirdiğimi farkettim.
O kadar çok aitlik hissi vermişim ki herşeye, orada öylece bekliyorlarmış gibi…
Yap boz misali parçaların minimum düzeyi karşımda duruyor ve somut seyrini seyrediyorken, onların her zerresinin kuarklarındaki ışığı bildiğimi ancak yeterince kutlayıp, sevgi ile parlatmadıklarımın yavaş yavaş söndüklerini de gördüm. Bu durum onların orada olmadığı anlamına gelmiyordu. Oradaydı her biri, ancak benimle hayattaydılar onları önemsediğim sürece…
Hangi hissim, hangi eşyayı temsil ederek karşımda bana öylece bakıyordu bilmiyorum ancak kahvenin bana verdiği hissi çok iyi biliyorum. Bir sır saklıyor içinde senli benli sohbetleri içime yudum yudum akıtarak. Kendisini bana da saklıyor, dost sohbetlerine de dahil ediyor. Tadı, kokusu, görüntüsü, kaynatma halindeki o köpüklerinin son noktayı vurmasındaki sesi…Süresi kaçırılırsa yapılan emeğin ziyan olacağını bilmek gibidir ayarı. Tıpkı sen gibi… ben gibi… nice duyularımızla var edip dokunabildiğimiz ya da dokunamadığımız öylece etrafa yayıldığını anladığımız her frekanstaki görünümler gibi.
Bulunduğumuz mekanda bulunan saksı çiçeğinin, kendisi için hizmet edeni zaten çoktan seçtiğini bilmesi miydi aitlik duygusu? Ya da yaşayan bir canlının kendisini emniyette hissetmesi miydi yaşamındakilere güvenerek…
Bir oluşa, bir mekana, bir seyire alışan bünyelerimiz bir süre sonra ezberlenmiş tekrarlara dönüşür. Her şey otomatikleşir ve belki de en iyi yapabileceğimiz iş haline gelir ve gelişir. Takdir duygusu, beğenilme arzusu ile ortaya çıkan alkışlar izler birbirini. Ve bir süre sonra bunun da pek bir anlamı kalmaz. Zaten en iyi yapılan çalışmalar tekrarlar değil miydi? Ezberlenmiş bir eylemin tekrarını başkalarına sunmak mıdır başarı? Herkes aynısını yaparsa zaten elde edilen bir sonuç olmaz mı? Ama önce ama sonra? Neyin hırsı hangi aklı kimin aklına satma telaşı?
Nedir peki beni böylesine dertlendiren düşünce?
Değer verirken bile bir hesap olduğunu düşünmek bile incitir beni. Kıymetli olana paha biçilmez çünkü.
Sadece senin özelinle senin için oradadır. Önemsediğin her duygunun kendisinin algısıyla sende var olduğunu bilmesidir eğer kendi değerinin farkındalığı oluştuysa…Aynaya dilimi çıkarınca, aynısını yapan ayna da var? Ona bakarak içinde komik bir dürtüyle gülebilen de var. İşte budur etrafı seyir şeklimiz. Kendine bak seyret… İçeride mi yaşıyorsun? Dışarıda mı? Sadece sen ve başkaları mı var? Seninle var olanlar mı?
Everything you thought you had will be gone one day when you choose to forget it. Just because it’s gone doesn’t mean it wasn’t there. Perhaps you have felt that you were in the same mood at the same moment of the same hour. Maybe you were in that unforgettable hour of the person you cared about and patted on the back. Maybe on a sad day, when a friend hugs you tightly, you lean on their shoulders or give a sweet kiss on the cheek you love, maybe you were in the sweetest tones of your voice, maybe you were in everything. You were dancing in the picture, mixing colors with the accompanying brush…
You know what I noticed yesterday? My sense of gratitude and wealth in the living house…
I make sense knowing that everything I think should be is in its place.
Because I knew my energy was around me, I realized that I performed my actions automatically while maintaining my connections.
I gave everything a sense of belonging so much that it’s like they’re waiting there…
As the minimum level of the pieces stood in front of me like a jigsaw and watched its concrete course, I saw that I knew the light in the quarks of every particle of it, but I didn’t celebrate enough and saw them sparkle. love. . as long as I let them. If you are not interested, you have witnessed that this situation is gradually extinguished. That didn’t mean they weren’t there. Every one of them was there, but they lived with me as long as I valued them.
I don’t know what emotion or substance he represents when he looks at me, but I know very well how coffee is good for me. He keeps a secret inside, pouring out his conversations with you and me in one gulp. He also reserves himself for me, including in friendly conversations. The taste, the smell, the sight, the sound of those bubbles coming to the boiling point… It’s like knowing that if time passes, the effort will go to waste. Just like you… just like me… with or without touch, like appearances at every frequency that occur with our many senses.
Was it a sense of belonging to know that the potted flower we are in has already chosen the one that serves it? Or did a creature feel safe by trusting those in its life?
Our bodies, accustomed to a formation, a place, a route, turn into memorized repetitions after a while. Everything becomes automated and perhaps the best we can do and improve. Applause from appreciation and the desire to be liked follow each other. And after a while that doesn’t make much sense either. After all, the best work is repetition, right? Is success presenting a repetition of a memorized action to others? If everyone did the same, wouldn’t it be an already achieved result? But before or after… The greed of what, the haste to sell which mind to whose mind?
What is the thought that bothers me so much?
It saddens me to even think that he has an account, even while valuing. Because what is valuable is priceless.
Your expertise is there just for you. Knowing that every emotion you value exists in your own perception, if you are aware of your own value… There is a mirror that does the same when you extend my tongue to the mirror, they exist. who can laugh at him with a funny impulse. It’s the way we look around us. Take a look and watch for yourself… Do you live inside? Is it outside? Just you and the others? do you have any with you?