Baskıcı Yasalara Karşı Direnmeyi Sürdüreceğiz

Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu`nun `AKP İktidarının Baskıcı Yasalarına Karşı Direnmeyi Sürdüreceğiz!` başlıklı açıklama metnidir.

Polisin, kolluk güçlerinin yetkilerini olağanüstü artıran “İç Güvenlik Paketi” TBMM Genel Kurulu`nda bir gece yarısı operasyonu ile kabul edilmiştir. Türkiye`nin sorunlarını çözmek bir tarafa, yeni sorunların ortaya çıkmasına neden olacak olan düzenlemeye yönelik bütün eleştirilere kulaklarını tıkayanlar, şiddet politikalarını meşrulaştırmak için hamle üstüne hamle yapmaktadır.

Asıl gerekçesi olası toplumsal direnişleri daha başlamadan zor gücüyle bastırmak olan, bu nedenle 6-8 Ekim 2014`te yaşanan Kobanê olayları bahane edilerek gündeme getirilen “İç Güvenlik Yasası”, meclis içinde ve dışındaki muhalefetin, asıl hedef olan emek ve demokrasi güçlerinin bütün eleştiri ve itirazlara rağmen yasalaştırılmıştır. “İç Güvenlik Yasası”nın AKP tarafından bu ısrarla savunulmasının arkasında, emekçilerin ve halkın örgütlü mücadelesi ve muhalefetinden duyulan korku yatmaktadır.

Siyasi iktidar, güvenlikçi ve zaten sınırlı olan özgürlükleri kısıtlamayı hedefleyen iç güvenlik yasası ile devlet şiddetine yasal kılıf hazırlayıp sıkıyönetim uygulamalarını meşrulaştırmaya çalışmaktadır. İç güvenlik yasasını giderek derinleşen siyasi kaos ortamından ve iktidarın uyguladığı baskıcı, otoriter ve saldırgan politikalardan bağımsız değerlendirmek mümkün değildir.

Türkiye, özellikle Gezi Direnişi sürecinde görüldüğü gibi barışçıl protesto hakkının engellenmesi ve ateşli silahların kullanılması dahil olmak üzere polisin aşırı güç kullanımı ve siyasi baskılar konusunda dünya çapında yeterince kötü bir sicile sahiptir. İç güvenlik yasası ile insan hakkı ihlallerinde, işkence ve kötü muamelelerde belirgin bir artışın yaşanması kaçınılmazdır.

Bizler demokrasi, özgürlük, barış, kardeşlik ve insanca bir yaşam talep ettikçe siyasi iktidar haklarımızı, özgürlüklerimizi yok saymaya devam etmektedir. Varlığını halkı daha çok zapturapt altına almaya bağlamış olan AKP iktidarı, toplumun çeşitli kesimlerinin talepleri için mücadele etmesini bile “darbe girişimi” olarak algılamakta, iktidarını korumanın tek yolu olarak darbe dönemlerini hatırlatan bir düzenlemeye sığınmaktadır.

Polise savcı izni olmadan 24 saat süreyle “önleyici gözaltı” işlemi yapma yetkisi verilmesi ve gözaltı süresinin yeniden 4 güne çıkarılacak olması, Türkiye`nin 12 Eylül darbe koşullarına, 1990`lı yıllara yeniden dönmesi, bugüne kadar yaşanan polis cinayetlerinin katlanarak artması anlamına gelmektedir.

İç güvenlik yasası ile artması kaçınılmaz olan hukuk dışı uygulamalarla önümüzdeki dönemde hak ve özgürlüklerin askıya alınması, kayıt dışı gözaltılar, işkence ve kötü muamele uygulamalarının belirgin bir şekilde artması kaçınılmazdır. Son dönemde kolluk güçlerinin gaz bombaları, silah ve değişik araçlarla yol açtıkları can kayıpları ve yaralanmalar ortadayken kolluğun yetkilerinin sınırlandırılması yerine daha da genişletilecek olmasının sonuçlarının çok ağır olacağı açıktır.

Önümüzdeki dönemde artık sokağa çıkılmasını istemeyen siyasi iktidar, yasaya rağmen çıkanlar olursa da en sert biçimde karşılık vereceğini bu yasa ile göstermektedir. Bu yasa ile AKP iktidarının baskılarına boyun eğmeyen, toplumun bütün örgütlü, mücadeleci kesimleri açıkça tehdit edilmekte, bilinçli bir şekilde hepimize gözdağı verilmek istenmektedir.

Adli yetkileri tamamen siyasileşen vali, kaymakam ve polislere teslim ederek, “kuvvetler ayrılığı” ilkelerini tümüyle yok etmeyi hedefleyen iç güvenlik paketi, Anayasa`ya, Türkiye`nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`nin kararlarına, hepsinden de önemlisi sadece hukuka değil; akla, mantığa ve vicdana tümüyle aykırıdır.

Benzer örneklerini ancak faşist, baskıcı ve otoriter rejimlerde gördüğümüz, toplumu, emek ve demokrasi güçlerini sindirmeyi ve baskı altına almayı hedefleyen ve faşizmin kurumsallaşması dışında bir hedefi olmayan iç güvenlik yasası ile gündeme gelecek tüm antidemokratik ve baskıcı uygulamalara karşı demokratik direniş hakkımızı sonuna kadar kullanmaktan çekinmeyeceğimizin bilinmesini istiyoruz.

Türkiye`nin emek ve demokrasi güçleri bu topraklarda faşizmin adım adım kurumsallaşmasına izin vermeyecek, emek, demokrasi ve barış mücadelesini inatla ve kararlılıkla sürdürecektir.