Akdenizden Toroslara Bilim ve Doğa Eğitimi 2013

Proje Bilgisi

Çevremizde meydana gelen değişimlerin çoğunluğun farkında bile değiliz. İnsanoğlu içinde yaşadığı çevreye verdiği hasarlar gün geçtikçe artmaktadır. Bu zararların etkileri hemen ortaya çıkmamakla beraber yavaş yavaş etkilerini görmekteyiz. Günümüzde görülen çevre felaketleri, kuraklıklar doğaya insanoğlunun verdiği zararların bir yansıması olarak geri dönmektedir. Doğaya atılan kirleticiler farklı yollarla tekrar insanoğluna geri dönmektedir. Sanayileşmenin artmasıyla beraber kirlilik artmaktadır. Günümüzde çevre kirliliği konusunda yapılan bilimsel çalışmaların artması çevreye duyarlılığın arttığını göstermektedir. Çevre bilincinin artırılmasında çevre eğitimlerinin çoğalması olumlu etki yapmaktadır. Bu kapsamda yapılacak doğa eğitim projesi çevre bilincinin artırılmasında, katılımcılarda çevre konusunda farkındalık oluşturması anlamında önemli bir işleve sahiptir.

Deniz altı vejetasyon incelemesi öncesinde bütün katılımcılara 2 gün toplam 6 saat Mersin Üniversitesi Kapalı Yüzme Havuzunda Dalma eğitimi verilecektir. Projede yapılacak etkinliklerle Akdeniz’in deniz altında, açık sularında, kıyı şeridinde, deltasında ve Torosların vadilerinde, yaylalarında ve zirvesinde bulunan fauna, flora ve kültürel zenginliklerimizin gözlemleri ve incelemeleri yapılacaktır. Bu incelemeler sırasında kuşlar, balıklar, sürüngenler, amfibiler, bitkiler, yeryüzü şekilleri ve tarihi yapılar görülecektir. Doğa, eğitimde laboratuvar olarak kullanılacaktır. Bu bağlamda sırasıyla;

Erdemli ilçesinden demir alınacak öncelikle açık denizde incelemeler yapılacaktır bu incelemeler Ortadoğu Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsünde demirli olan Lamas 1 gemisiyle yapılacaktır. Bu gemi okyanusta dahi tamamen bilimsel araştırmalar yapmak için donatılmıştır. Katılımcılar deniz çalışmalarında sürecin içinde yer alacaklardır. Örnek alım sırasında gemi personeline yardımcı olacak yaparak yaşayarak deniz biyolojisi konusunda bilgi sahibi olacaklardır.

Açık deniz çalışmalarından sonra kıyı şeridi incelemesi ve laboratuvar çalışmaları ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü laboratuvarlarında yapılacaktır.

Deniz çalışmaları Yeşilovacık – Boğsak arasında yapılacak su altı gözlemleri ile tamamlanacaktır. Bu gözlemler sırasında özelikle Akdeniz foklarının üreme yaşama alanları ve 10 m derinliğe kadar derin deniz gözlemi yapılacaktır. Bu çalışmalar sırasında uzak gözlemle yeryüzü şekilleri, flora özellikleri ve yangın ekosistemi dalış teknesinden bakılarak uzak gözlemle incelenecektir. Derin deniz incelemesi bittiğinde geri dönüş yolculuğu karadan yapılacaktır. Uzak gözlemle incelenen flora, yeryüzü şekilleri ve yangının yarattığı etkinin yakından görülmesi imkânı bulunacaktır.

Deniz altı ve kıyısının tanıtılmasından sonra Torosların zirvesine kadar sürecek olan kara serüveni başlayacaktır bu bağlamda yukarılara doğru çıkıldıkça değişen flora ve fauna yapısı, karşılaşılan coğrafi şekiller katılımcılara gösterilecektir. 2600 m yüksekte kamp kurulacaktır. Bu kamp sırasında her katılımcının kendi çadırını kurması ve doğada yaşamı idame ettirme yöntem ve tekniklerini öğrenmesi hedeflenmektedir. Kamp alanında bir doğa sporu olan oryantiring sporu tanıtılacak ve doğada bu sporun uygulaması yapılacaktır. Deniz seviyesinden bu kadar yukarıdayken gökyüzünün en güzel halleri teleskop yardımıyla yine kamp alanında incelenecektir.

Bu aşamadan sonra projenin Silifke, Mut ve Gülnar ayağı başlayacaktır. Doğa koruma bölgesi olan Göksu Vadisi ve Deltasında etkinlikler yapılacaktır. Göksu deltasına gidilerek orada kuş gözlemi yapılacak, balık çiftlikleri incelenecek, kıyıya özgü jeolojik şekillerin yerinde görülmesi sağlanacaktır.

Göksu deltasından yukarılara çıkılmaya başlanacak ve vadinin flora ve faunası incelenecektir. Silifke’nin tarihi yerleşkeleri ve tarihi yapılarının incelenmesi etkinliğin bu aşamasında gerçekleştirilecektir.

Faaliyetler sırasında katılımcıların her etkinlikte izleyen-dinleyen olması yerine yapan-uygulayan olmasına özen gösterilecektir. Doğada teorik bilgilerin ağırlıklı olarak verilmesi yerine uygulamalı çalışmalar yaptırılacaktır.

Katılımcılara doğada yapılabilecek sporların tanıtılması sırasında oryantiring uygulaması ve yamaç paraşütü ile tandem uçuş yapma imkânı sağlanacaktır. Bütün bu çalışmalar ile katılımcıların bilime olan bakış açılarında değişme ve doğanın dilini okuyabilme yeteneğinin geliştirilmesi amaçlanmaktadır.

Yaratıcı Dramanın Ekoloji Temelli Doğa Eğitimindeki Önemi

Yaratıcı Drama, doğaçlama, rol oynama vb. tiyatro ya da drama tekniklerinin kullanılmasıyla bireylere yeni, özgün ürünler ortaya koyma, yeni çözümler bulma ve bir senteze ulaşma düşüncesi sağlayan bir yaklaşım olmasında dolayı doğa eğitimlerinde mutlaka yararlanılması gerekmektedir.

Deniz Biyolojisi: Türkiye üç yanı denizlerle çevrili bir ülke olmasına rağmen deniz konusunda istenilen seviyede değildir. Bunun en büyük nedeni denizi yeterince tanımamamızdır. Bu çalışma ile katılımcılara deniz biyolojisi, oşinografi, fiziksel, kimyasal ve biyolojik inceleme, balıklar hakkında bilgiler verilecektir. Ayrıca tüplü dalış ile deniz altı incelemesi yapılacaktır.

Orta Toros Dağlarının Jeolojik Oluşumları, Karstik Şekilleri

Uygulamaların yapılacağı bölge Orta Toros dağlarının Taşeli platosunu oluşturan kesiminin doğusunda yer almaktadır. Bu bakımdan Orta Toros Dağları’nın jeolojik oluşumları ve bu kesimde meydana gelmiş jeomorfolojik unsurları yakından tanımak gerekmektedir. Bu jeomorfolojik unsurlardan biri olan karstik şekillerin hemen hemen tamamı proje sahasında görülmektedir. Özellikle mağaralar gezilmeye ve görülmeye değer önemli karstik şekillerdendir. Bunlardan, Cennet, Cehennem çukurları, Astım mağarası ülkemizin önemli turizm alanlarındandır.

Eko-Turizm, Turizm Çevre İlişkileri

Doğal çevrenin, ekolojik zenginliklerin ve milli parkların turizm amaçlı kullanımı turizmin gelişmesi açısından önemlidir. Ancak bu bölgeler turizm amaçlı kullanılırken, doğal ve kültürel zenginliklerin korunması esastır.

Bitkiler ve Bitki Birlikleri, Flora ve Vejetasyon Bilgisi, Bitki Toplama, Kurutma ve Saklama (Herbaryum) Teknikleri:

Türkiye florasının özelliklerini tanımak, bitki toplama, saklama ve adlandırma tekniklerinin öğrenilmesi. Göksu vadisi ve deltası çevresinde bitki türleri ve örtüsü üzerinde etkili olan ekolojik şartları tanımak, bu sahadan geçerken bitki türleri ve örtüsünde meydana gelen değişimleri gözlemlemek ve sonuçlar çıkarmak amaçlanmıştır.

Türkiye’nin Biyolojik çeşitliliğinin Temelleri

Türkiye gerek flora, gerekse fauna açısından çok sayıda türü barındıran bir sahadadır. Bu biyolojik çeşitliliğin oluşmasında iklim, topografya, coğrafi konum, su kaynakları ve beşeri faktörler önemli rol oynamıştır. Aynı zamanda bu biyolojik çeşitlilikte yer alan türlerin önemli bir kısmı endemik özellik taşımaktadır. Proje sahası da flora ve fauna açısından barındırdığı türler ve endemizm açısından ve özellikle sulak alan ekosistemleri açısından önem arz etmektedir.

Türlerin Karşılıklı Etkileşimleri / Ekosistemler Zinciri İçinde Hayvanların Konumu ve Hayvan Müzesi Oluşturma

Modern ekoloji, doğadaki organizmaların birbirleriyle olan etkileşimlerini, ayrıca organizmaların da çevreleri ile olan karşılıklı ilişkilerinin sonuçlarını incelemektedir. Bu etkileşimler açısından hayvanlar ile bitkiler arasındaki ilişkilerin ekolojik yönden önemli olduğu görülmektedir. Türlerin karşılıklı etkileşimleri asrımızın güncel konularını kapsamaktadır. Proje sırasında kuş doldurma ve eklem bacaklı fiksasyonuna yönelik çalışmalar yapılacaktır.

Proje bölgesinde ve çevresindeki tarih öncesi yerleşmeler ve özellikleri

Mersin Silifke ilçesi tarih yönünden çok zengin kalıntılara sahiptir. Hitit dönemine ait höyükler olduğu, Paradeniz Lagünü’ndeki kumullarda roma ve Bizans dönemlerine ait büyük yapılar bulunmaktadır. Bu ve buna benzer diğer yapılar özellikleri bakımından yerinde analiz edilecektir. Bölgede birçok kilise ve kale bulunmaktadır.

Küresel Isınma ve İklim Değişikliği

Küresel ısınma ve iklim değişikliği son zamanlarda en çok üzerinde durulan ve tartışılan konuların başında gelmektedir. Ancak konunun akademik bir dille tartışılması, bilinenler ve bilinmeyenlerin ortaya konulması, sonuçlarının neler olabileceği ve alınması gerekli önlemler eğitim boyunca en çok tartışılacak konulardan olacaktır.

Coğrafya faktörlerinin kültür üzerine etkileri

Kültürel Coğrafya, ülkelerin ve bölgelerin, alışkanlık ve geleneklerinin, yeme içme, giyim kuşam, müzik, mimari, din ve dil gibi özelliklerinin incelenmesini içine alır. Kültür, bir toplumun üyesi olarak insanın yarattığı, öğrendiği veya kazandığı her şeyi (bilgi, sanat, gelenek, alışkanlıklar, vb.) içine alan karmaşık bir bütündür, bir grup insanın ortak hayat tarzıdır. Bu bakımdan mekân-kültür ilişkilerini ve coğrafyanın kültürün gelişmesine etkilerini göz önüne almak esastır. Bu etkilerin en bariz görüldüğü yerlerin başında iklimin ve bitki örtüsünün durumuna göre oluşmuş ve ekonomik bir uğraş olan göçebe yaşam tarzı ve rekreasyonel olarak yapılan yaylacılık faaliyetleri gelir.

Erozyonla Mücadelenin Önemi

Türkiye erozyona uğramış topraklar bakımından dünyada önde gelen ülkelerden birisidir. Ülkemizde erozyonun bu kadar etkili olmasında jeolojik ve jeomorfolojik yapının, iklimin, hidrografik ve beşeri faktörlerin etkileri bulunmaktadır. Ülke topraklarının tamamına yakın bir kısmında su erozyonu etkili olurken, rüzgâr erozyonu konusu dikkatle incelenmesi ve ders alınması gereken bir örnektir.

Doğa ve Çevre Bilinci Oluşturmada Çevre Eğitiminin Önemi

Günümüzde mevcut olan çevre sorunlarının ortaya çıkmasında etkili olan faktörleri tanımak; bu konuda birey ve toplum olarak, kendimize düşen görev ve sorumlulukların farkına varmak; karar verme mercilerinde ve politika geliştirme konumunda olan kişilerde çevre bilinci ve şuuru oluşturmak temel hedeflerdir.

Doğa Korumanın Nedenleri, Kategorileri ve Felsefesi

Hayvanlar, bitkiler ve diğer canlılarla onların yaşam alanları olan doğal ekosistemlerin devamının sağlanması, peyzajların çeşitlilik ve özelliklerini güvence altına almak amacıyla korunan alan sistemleri oluşturulmuş, milli parklar, tabiat parkları ve tabiatı koruma alanları belirlenmiştir. Bu biyosfer rezerv alanları bilim, eğitim ve ekolojik bakımdan dünya çapında önem taşıyan bölgeler olmasından dolayı özellikle programa alınmıştır. Doğal sistemlerle ilgili olarak canlı-cansız varlık, enerji, madde, madde döngüsü gibi belli başlı terimleri felsefi bir bakış açısıyla değerlendirmek, doğa koruma, iklim değişiklikleri, çevre sorunları gibi olayların anlaşılması temel felsefemiz olacaktır.
Göksu Vadisi ve Deltasının Kuşları

Göksu Deltası’nı kışlama ve kuluçka alanı olarak kullanan çok sayıda kuş türü, yılın hemen her mevsiminde, ilginç ve canlı bir peyzajın oluşumuna katkı sağlayarak Deltanın rekreasyonel potansiyelini ve çekiciliğini daha da arttırır. Özellikle Saz Horozu “Porphyrio porphyrio”, ve Büyük Flamingolar “Phoenicopterus ruber“ için Göksu Deltası ayrı bir öneme sahiptir.

Doğa Sporları

Proje ile doğada yapılabilecek sporlar uygulamalı olarak aktarılacaktır.

Yaralanmalar ve İlk Yardımda Temel Bilgiler (teori ve uygulama)

Doğa eğitimleri esnasında anlatılan derslerin büyük bölümünün uygulaması doğal ortamda yapılacaktır. Bu bakımdan doğada kondisyonun önemi, olası yaralanmalarda ilk yardım bilgisi gibi konularda katılımcıların bilgilendirilmesi önemlidir. Üstelik uygulamada öğrenilecek bilgiler sonraki uygulamalara da temel teşkil edecektir.

Temel Ekoloji Kavramları

Ekoloji Temelli Doğa Eğitimine başlarken, ekosistem, ekosistem süreçleri, doğa, beslenme ilişkileri, enerji akışı, su döngüsü, karbon döngüsü, küresel ısınma, sulak alan, bozkır, ekoturizm, ekosistem, sürdürülebilir kalkınma, ekoloji, ekolojik tarım, çevre kirliliği, doğal kaynak kullanımı ve yönetimi, biyolojik çeşitlilik, flora, vejetasyon, fauna gibi temel ekoloji kavramlarının açıklığa kavuşturulması, daha sonraki anlatılacak konulara temel teşkil edecektir.

Gökyüzü Gözlemi

Astronomi araştırmaları, diğer deneysel bilimlerle karşılaştırılamayacak büyük kısıtlamalarla karşı karşıyadır. Göktaşları, Ay ve yakın gezegenler dışındaki hiçbir gök cismine ulaşılamadığı için, çoğu kez yalnızca gökcisimlerinden yayılan ya da yansıyan ışınımlarla yetinmek gerekir. Bu bakımdan gök cisimleri ile ilgili çalışmalar çoğu zaman, ölçümleri de içeren gözlemlerden ve kuramsal araştırmalardan oluşur.

Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgesi

Mersin ili, Silifke ilçesine bağlı 4 belde ve 7 köyden oluşmaktadır. Göksu Deltası; Orta Toroslar eteğinde bulunan Mersin İli’ne bağlı Silifke İlçesi’nin güney kenarında, Göksu Irmağı’nın oluşturduğu kıyı ovası üzerindedir. Delta 10 000 km2’lik havzaya sahip Göksu Irmağı’nın Silifke Taşucu arasında denize açıldığı alandır. Göksu Nehri’nin batısında iki lagün olan Paradeniz ve Akgöl yer alır. Özel Çevre Koruma sınırları içerisinde on adet yerleşim yeri bulunmakta olup toplam koruma alanı 226 km² dir. Denizden yüksekliği 0-5 m arasında değişen Göksu Deltasının toplam alanı yaklaşık 15 000 hektardır.

Bölge ve çevresi Akdeniz’den gelen yağmur yüklü bulutlara açık olması sebebiyle fazla miktarda yağış alır (700 mm/yıl). Ancak, alanın hidrolojik yapısını doğrudan etkileyen kaynak Doğu Akdeniz havzasının en büyük ırmağı olan ve uzunluğu 250 km’ye varan Göksu’dur. Çevredeki yeraltı kaynak ve derelerden beslenerek bol yağış alan yüksek kesimlerin sularını toplayan Göksu Irmağı’nın debisi 118 m3/s (minimum 26 m3/s; maksimum 1680 m3/s)’dır. Akgöl ve Paradeniz Lagünü 1312 ha büyüklüğündedir. Akgöl (820 ha) hafif tuzlu acı su karakterindedir. Her litresinde 1,0 g kireç içeren ve 0,5 – 1,0 m derinliğe sahip olan göl, balıkçıların açmış olduğu bir kanalla Paradeniz’e bağlıdır ve drenaj kanallarından tatlı suyla beslenmektedir. Paradeniz Lagünü (492 ha) ise, hafif tuzlu ve maksimum 1,5 m derinliğinde ve sürekli olarak bir kanalla denize bağlıdır. Göksu Deltası yer altı hidrolojik kaynaklar açısından da oldukça zengindir. Yeraltı suları kireçli olup, kaynaklar genelde karstik özelliktedir.

Silifke–Göksu Deltası sahillerindeki kum hareketi, çoğunlukla rüzgarla kıyıdan iç bölgelere doğru olmaktadır. Tür kaybının hızlı olduğu habitatların başında gelen kumullar, Göksu Deltası’nın hassas habitatlarından biridir. Türkiye kıyı kumul florasının % 22’sini barındırmaktadır. Kumullar özellikle Delta’nın batı kısmında Akgöl ve Paradeniz’in çevresinde daha fazla olup, en güneyde İncekum denilen yerde denize ulaşmaktadır. Bu oluşum ayrıca suyun altında sığ olarak devam etmektedir. Kumsallar Deltada çok özel bir değer taşır.

Denizden ortalama 2 m yükseklikte bulunan Göksu Deltası’nda ise, doğal bitki örtüsünü Akdeniz’in maki formasyonu ile birlikte yoğun kumul bitkileri ve tuz stepleri oluşturmaktadır. Bölgede yapılan incelemeler, deniz kıyısından kuzeye doğru gidildikçe doğal bitki örtüsünün değişim gösterdiğini ortaya koymuştur.

Projenin Hedef Grupları;

Projenin hedef grupları;
1. Türkiye’deki devlet veya özel üniversitelerdeki yüksek lisans veya doktora öğrencileri (30 Kişi)

2. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı devlet ya da özel okullarda çalışan öğretmenler (30 Kişi)

Doğa ve çevre sahasında araştırma yapan yüksek lisans veya doktora öğrencilerinin tercih edilme nedeni bu araştırmacıların gelecekte bilimsel düşünce ışığında çalışan hocalar olarak yetişmesinde katkı sağlamak ve daha sonra doğaya faydalı çalışmalar yapmaları için zemin oluşturmak. Bu şekilde doğa eğitiminin daha geniş kitlelere yayılmasını sağlamaktır. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda görev yapan öğretmenlerin seçilmesinin sebebi ise, çalıştıkları eğitim kurumlarında geleceğimizin teminatı gençlere çevre bilincini aşılayabilecekleri düşüncesidir. Seçim yapılırken akdenizdentoroslarabilimvedogaegitimi.org/ sitesinden başvurular alınacak bütün başvurular eş zamanlı olarak değerlendirilecektir. Sigara içmeyen, her etkinliğe katılacağını beyan eden katılımcılara öncelik verilecektir. Ekipler arasında kadın erkek dengesi gözetilecektir.

Akdenizden Toroslara Bilim ve Doğa Eğitimi

* Bize Ulaşın: bilimvedogaegitimi@gmail.com
Başvuru
https://spreadsheets.google.com/spreadsheet/viewform?formkey=dEJybFUtcHpKVDllQ294T3NKcFl5c2c6MQ